Pop Art…Rengarenk Marilyn Monroe yüzleri, üst üste dizilmiş Coca Cola şişeleri ve tabii ki Andy Warhol… 1950’larda hayatımıza giren Pop Art hala popülaritesini sürdürüyor ve günlük yaşamda da sık sık karşımıza çıkıyor. İşte doğumu ve ikonlaşmış eserleriyle Pop Art’ın gelişimi…
Malzemesini gündelik nesnelerden alan, hayatı bir anlamda birer sanat malzemesi gibi işleyen Pop Art sanatı, adı üstünde popüler olanın sanata dönüşmesini ifade ediyor. Pop Art denildiğinde birçoğumuzun aklına ilk gelen isim kuşkusuz Andy Warhol. Oysa II. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra, insanlık bir adım ile aslında çağ atlıyor. Artık devir, sanayinin, bilimin, teknolojinin ve ‘’yeni’’ nin çağı devri oluyor. İnsanlık hemen hemen her konuda alışageldiği şeyleri modernize ederek, yeni çağa uydurmaya çalışıyor. Toplumlar ve tarih hakkında bize izler ve ipuçları sunan sanatın da böyle bir ortamda değişimlere uğramaması hiç kuşkusuz ki beklenemez. Sanatçılar da böyle bir ortamda, içinde yaşadıkları çağın isteklerine cevap verebilecek, yeni eserler ortaya koymak istiyorlar.
Dadaizm ‘Gelenekçi’ sanat anlayışına karşı çıkan ilk sanat akımıdır. Pop Art ise Dadaizm ve Soyut Dışavurumculuğa karşı tepki olarak doğmuştur. Ünlü sanat eleştirmeni Lawrence Alloway’in ‘Pop Art’ kelimesini ilk kez bir makalede kullanmasıyla, terim sözlükte yerini aldı ve kitle iletişimin görsel araçlarını tanımlayan bir kelime olarak bir anlamda literatüre girdi.
Pop Art’ın en ilginç özelliklerinden biri de hem Amerika’da hem de İngiltere’de aynı zamanda, birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmasıdır. İki farklı kıtada eş zamanlı olarak nasıl ortaya çıktı peki? Cevap çok basit. Daha öncede dediğim II. Dünya savaşından sonra hızla gelişen sanayi ve teknolojiyle birlikte kitle iletişim araçları bu ortama zemin hazırlamıştır. Yani önceki sanat akımlarından farklı olarak Pop Art’ın temeli kitle iletişim araçlarının katkılarıyla atılmıştır. Ve bununla birlikte, Pop Art başka hiçbir sanat akımında görülmemiş bir ilgi toplayarak geniş kitlelere ulaşmıştır.
Bu akımın öncüleri ise, Andy Warhol, Roy Lichtenstein, Rosenquist, Dine ve C. Oldenburg gibi genç sanatçılardır. Pop Art akımı sanatçıları hazır imgelerden yararlanmışlardır. Sanatseverlerin ve tüm izleyicilerin gündelik yaşamının bir parçası olan nesneleri iki boyutlu yüzeylere aktarmışlardır. Bu kadar ilgi çekmesinin bir nedeni de bu olabilir. İzleyici ve sanatsever kendinden ve gündelik hayatından imgeler ve nesneler bulabiliyor.
Konserve kutuları, Coca Cola şişeleri, sigara paketleri, hamburgerler ve çeşitli diğer yiyecek ve içecekler bu akımın vazgeçilmezleri olmuştur.
1960’lara gelindiğinde artık Soyut Dışavurumculuğun yerini Pop Art almıştı. Amerika’nın günlük yaşantısını bölgesel ve yerel simgelerini güçlü bir şekilde kullanıyor ve geniş kitlelerce sevilip kabul görüyordu.
Hem savaşçı hem eğlenceli bu yeni sanat akımı kısa sürede müzik piyasasına da girdi ve 1960’larda olağanüstü bir ilgi görerek başarılar kazandı. Yeniydi, farklıydı, renkli ve eğlenceliydi
Peki ya siz bu renkli ve bir o kadar eğlenceli sanat akımından yararlanarak kendi iç dünyanızdan birer eser çıkarmak ister misiniz? Cevabınız evet ise, hemen www.anilkagit.com ‘u ziyaret edin ve birbirinden özel kağıtları keşfederek kendi koleksiyonunuzu oluşturun.